20 Ocak 2010 Çarşamba

çok sevgi içeren metin

bu aralar devamlı depresif, sorunlu insanı oynuyorum. devamlı bir memnuniyetsizlik hali mevcut kafamda. verimli ders çalışamıyor olmanın verdiği mutsuzluk da durumumu bir hayli kötüye götürüyor sanırsam. sanırsam demişken, bu kelimenin doğru kullanımı "sanırım" şeklindeymiş, ama türkçe hocama inat "sanırsam" demeye devam edeceğim!

odamı da kafam kadar karışık bir yer haline getirme kousunda gün geçtikçe ustalaşıyorum. birbirinden alakasız milyonlarca öğeyle karşılaşabilirsiniz odamda. ufacık boyu var, türlü türlü huyu var benim odamın. ayrıca artık odamda 2 -yazıyla, iki- kişi yaşıyoruz. sevgili yapıştırma turuncu çiçekli kaktüsüm ve ben. hatta ilk kavgamızı bile yaptık. bana dikenini gösterdi. hatta göstermekle de kalmadı, işaret parmağıma sinsice bir saldırı düzenledi. gafil avlandım sevgili okurum. ama onu hala seviyorum. hem onu bana anne-baba-abla üçlüsü aldı. bilemiyorum gerçi, belki de içlerinden birisidir. ama önemli mi? birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için.
babam öksürdü. babamı seviyorum.

ezan okunuyor. ezanı, özellikle de sabah ezanını çok rahatsız edici buluyorum. 2 dakika oluyor bana 20 dakika. zaman resmen oyunlardaki gibi yavaşlıyor.

ezan bütün dikkatimi dağıttı. çok gerginim. kaktüsümle çok manalı bi bakışma içerisindeyiz şu anda. kaktüsüm küçücük. ezan hala bitmedi. finallerim de bitmedi.

işte değerli okurlarım. beynimin saçmalama potansiyelinin ne seviyede olduğunu galiba az-biraz anladınız. o zaman son sözlerim beynime gelsin:
"sevgili beynim! seni çok seviyorum ama arada bir bana da huzur vermeni temenni ediyorum..."

fonda haaala ezan sesi :/ sevgiler blogseverler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder